12 Nisan 2010 Pazartesi

Maç Günü Forma Giyen Kızlar

Ekmek Araştırma Enstitüsü, sizlere ENG 101,102,211 gibi derslerde bile kullanbilecek kadar bilimsel verilerle bezenmiş bir gerçekle, büyük emeklerle, karşınızda. Evet, gözümüze çok batmıyor gibi gözükebilir, ama irdelenmesi gereken bir sosyal gerçek toplumumuzu kimilerince kirletiyor, kimisine göre renklendiriyor. Onlar, maç günü forma giyen kızlar.


Bu konuyu öğelerine göre ayıracak olursak, ilk dikkat edilmesi gereken şey, bu eylemin maç günü yapılıyor oluşu. Oldukça masumane değil mi? Halkımızın erkekleri bunu sempatik bulmakta saf bir şekilde haklılar. Ancak, saha araştırmalarımızda kadınlar ile yaptığımız görüşmeler sonucu ortaya çıkan veri, bu durumun büyük bir masumiyetle değil, açıkgözlülükle gözlemlenmesi gerektiği yönünde. Kadınlara sorduk; 'Kıyafetinizi neye göre seçersiniz?'. Aldığımız cevapların %87.96'sı 'O günün ortamına göre' şeklinde iken cevapların sadece %3.04'ü 'Canım ne isterse onu giyerim' şeklinde oldu. %10'luk dilim ise sorumuzu cevaplayamadı, ki bu beklediğimiz bir şey idi. Halkımızında çekinerek tavsiyemiz Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden değerli bir hocamız olan Meltem Ahıska'dan gelecek; ortamına göre hareket eden kadınlar, sosyal tıkanıklığa yol açarlar.


İkinci ögemiz ise, kızın forma giymesi. Takımı destekliyor gibi gözüken pembe nüfus kağıtlı vatandaşlarımızın %95'e yakının aslında bu formaları erkek olan arkadaşlarından ödünç aldığı gerçeği ile karşılaştık. Yani bu durumda kadınların o maçta takımı destekliyor oluşunun üretim ilişkileri içerisinde kocaman bir yalan olduğunu Marx'ın 'Alienation of the Working Class in England' isimli çalışmasında da görebilir, hatta bu örneği oraya koymamız durumunda kitaba tamamen pozitif bir katkı yapabileceğimiz durumu, gözlerden kaçmayacak kadar büyük bir sosyal gelişimdir.

Biliyoruz ki kadınlar için mutlak şey, Anthony Stonem'in de dediği gibi güçtür. Ve gücü getiren şey iktidardır.

Kadınların kendi içlerindeki iktidar savaşı, varlıklarının farklarına varmalarından beri (Bkz. Sentient) devam etmektedir. Bu savaş ortaokul balosunda kıyafet seçme döneminde ise en hiddetli dönemini almaktadır.

Bazı kadınlar bu iktidarı hemcinslerini kendi silahlarıyla vurarak ezerken, bazıları da kendilerini farklı göstermek için sağa sola "Ben küçükken zaten hep erkeklerle arkadaştım. Hiç kız arkadaşım yoktu benim.Erkeklerle top oynardım" cümlelerini savurarak ele geçirmeye çalışır. Bu aslında kendini farklı göstermeye dayalı anlaşılması basit bir harekettir. Bilinmelidir ki, hareketin kendisi de "basit" bir harekettir.

Lise yıllarında, kendi özgüvenini oluşturamamış ve kadın savaşlarındaki yerini tutturamayan bu kadınlar, erkeklere yakınlaşarak bu açığı kapatmayı denerler. Bunu nasıl yaparlar peki sizlere sorarım? Efendim, cinsellik mi dediniz? Yoo dostum yoo. Tabi ki en basit yerden vurmaya çalışarak: Futbol!

Üstteki bir neden. Diğer sebep de şöyle incelenebilir. Doğal olarak, okulda, işte kadınların etrafındaki erkek sayısı daha çok olur. Aktivitelere katılan erkek sayısı da fazladır. Bunların arasına katılmaya çalışır ama aynı seviyeyi tutturamaz. Herkes tutturmak zorunda değildir, tutturanlar da vardır. Bu seviyeyi tutturamayan, geyikleri yakalayamayan kadın "Ben de kafayım sizler gibi. Ehe ehe evet" dercesine üstüne formasını giyer. Ve ondan sonra helak oluş süreci başlar.

Bu kadınlar genelde Ebru Gündeşin şarkı söylemesi gibi konuşur. "A" ve "E" seslerinin yerini "Ö" alır. Örnek: "Yöö abi yöö, fönörö nö gömdük". Evet, nasıl da eğreti, nasıl da yersiz bir duruş değil mi. Biz de üzülüyoruz merak etmeyin, biz de üzülüyoruz.

Biliyoruz ki, hepimiz toplumda bir yer edinmeye çalışıyoruz. Edinmemeye çalışanların bile bir yeri var. Bunu yaparken de kendimize bazı kimlikler biçiyoruz evet. Fakat rica ediyoruz, lütfen kendizine seçtiğiniz kimlik bu olmasın. Etrafınızdaki insanların çoğu erkek olabilir ve onların yaptıkları geyiklere, muhabbetlerine erişemiyor olabilirsiniz. O zaman bırakın kalsın. Zorlamayın

Ekmek Araştırma Enstitüsü, pozitif bilimleri, sosyal bilimler ile aynı potada eritmek sureti ile hem insanlara, hem de bilimin kendisine ışık tutmaya devam edecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder